Sayfalar

31 Ocak 2012 Salı

Çengelköy'de Uludağ Tadı

Kar, kış, stres, trafik, işe yetişme derdi, işten erken çıkma çabası, buz pistinde yürüme başarısı, ay düştüm, ay kaydım.... Kaç gündür bunları ve çok daha fazlasını yaşıyoruz.. Evet zor hem de çok fazla... Ama bütün bunları bir kenara bırakıp bu kara kışın tadını da çıkarmak lazım azıcık. Ben öyle yapmaya çalıştım, işte ortaya çıkan manzara ;) 





















Vee fotoğraflarımı çeken minnoşummm İrem Tachouli http://altinvizor.wordpress.com/  ;)






25 Ocak 2012 Çarşamba

Mmmmmm Lezizzz ;)

Çeşit çeşit yemek yapabilmeyi tabii herkes çok ister. Mezeler, ara sıcaklar, et yemekleri, dolmalar uhuuu bu liste uzar da gider :) Kurulan o muhteşem sofrayla övünmek  de ayrı keyif tabi :) Bunu yapabilenlere çok büyük bir saygı  besliyorum içimde ama bir de yapamayanlar var :)) Mesela ben :)) Ama sevgili anneciğim, Sema Sultanım, bu akşam bana bu konuda endişelenmemem gerektiğini göstermiş oldu. Basit bir akşam yemeği makarna, sosis.. Kulağa ne kadar vasat gelse de annemin tabağını görünce hepinizin ağzının suyunun akacağına eminim :) Demek ki neymiş lezzet ve çeşit ne kadar önemliyse sunum da bir o kadar önemliymiş ;) 




18 Ocak 2012 Çarşamba

Lezzetli Sağlık :)

Nişantaşı karlar altında bir başka güzel oluyor. Lapa lapa yağan karın altında vitrinlerin önünde dolanmak gerçekten ayrı bir keyif.. Ama biraz da dondurucu :) Bu yüzden yine sizlere çok güzel bir tavsiyede bulunmak istiyorum :) Keyifli bir Nişantaşı turundan sonra biraz ısınmak ve dinlenmek istiyorsanız hemen kendinizi The House Cafe'ye atıp, güzel bir masa bulun. Sonra gelen o kocaman menüden 'Kış Çayı' nı isteyin ve gelen muhteşem lezzetin tadını çıkarın. Hem çok lezzetli hem de çok sağlıklı bir karışım, ben hayran kaldım... Zencefil, lime, nane ve balın muhteşem buluşması.. Ve sunumu da çok başarılı ;) 





Hoş Bir Tavsiye :)

Bu zor günlerde  kendimi oyalayacak şeyler arıyorum. Bu yüzden her zaman müptelası olduğum alışveriş sitelerine daha çok dadandım bugünlerde :) Bir arkadaşımın tavsiyesiyle yeni bir site keşfetmiş oldum ve inanılmaz memnunum bu durumdan. Hatta bugün çok cici minik bir parça satın aldım bile kendime. İskambil Amerikan Servis :) Çok şık ve modern.. Gelmesini bekleyemedim, hem bu siteyi hem de aldığım yeni cici amerikan servislerimi sizlerle paylaşmak istedim. 


Bu siteyi şiddetle tavsiye ederim çünkü gerçekten çok kaliteli ürünler bulmak mümkün ;)



Acı Içinde Huzur

Ne kadar acı, ne kadar zor insanın çok ama çok sevdiği birini kaybetmesi... Bir daha göremeyeceğini, onun nefes alamadığını bilmesi... Nasıl kötü bir sızı taa içimde hissettiğim.. Yaptıklarımın sevinci, yapamadıklarımın pişmanlığı... Daha yaşayacağımız çok şey vardı demek, daha göreceği çok güzel günler vardı demek... 

Bu acıyla yaşıyorum, yaşıyoruz. Bu acıya alışmaya çalışıyoruz. Evet, alışacağız mutlaka, unutmayacağız asla ama uyuşacak bu duygular içimizde zamanla. Tatlı anıları hatırlamakla yetinmeyi öğreneceğiz.. Bu boşluğu asla hiçbir şey doldurmayacak ama bu boşlukla yaşamaya alışacağız. 

Belki buna başladık bile. Oyalanacak şeyler bulmaya başladık... İstanbul'u felç eden kar yağışı bizim minik eğlencemiz oldu. Etrafı kaplayan o beyaz örtü huzur verdi biraz bize. Belki de eski günleri hatırlattığı için. Bir yandan içimiz acısa da gülümsemeyi hatırladık yeniden... 







7 Ocak 2012 Cumartesi

İçimizdeki Çocuk ;)

Bugün geçirdiğim keyifli saatlerden sonra, yağmurun yağmadığı bir anı yakalayıp ufak bir yürüyüş yaptım. Hazır yürümüşken sağa sola bakayım dedim ve  çok sevdiğim Gratis mağazasına girdim :) Gerçekten orada kendimi kaybediyorum ;) Ama bugün öyle tatlı şeyler gözüme çarptı ki bir dakika bile düşünmeden hemen onları aldım :) Minik Hello Kitty not defterleri ve Betty Boop kalemi :) Öyle cici duruyorlardı ki almadan hayatta oradan çıkamazdım. Kaç yaşında olursak olalım, bence her zaman içimizdeki çocuğu canlı tutmalıyız. ;) Sizlerle de paylaşmak istedim çünkü çok tatlılar.. :))








Hafta Sonu Keyfi ;)

Hafta içi yoğunluğundan sonra, hafta sonu huzurlu saatler geçirmek istiyor insan. Hoş sohbet, hafif dedikodu, lezzetli yemekler, sıcak bir kahve... Bunlara bir de denizin mis havası ve manzara da eklenirse mükemmel saatler geçiyor. Ben bugün böyle sakin bir öğleden sonra geçirmeye karar verdim ve canım arkadaşım biricik dostum Seda ile Beylerbeyi'ndeki vazgeçilmez mekanımıza gittik. Her şeyi bir kenara bırakın bulunduğu konum zaten vazgeçilmez olması için yeterli. Mekanımız Cafe Delfino Beylerbeyi :) İsteyen yemeğini yiyor, isteyen kahve keyfi yapıyor.. Hatta canınız oyun oynamak istiyorsa üçüncü katı tam da size göre diyebilirim.. Hele bir de terası var, o teras yaz aylarının bir numarası haline geliyor.. Sakin bir hafta sonu kaçamağı yapmak istiyorsanız kesinlikle bir uğrayın derim. ;)

                                             








6 Ocak 2012 Cuma

AH BU BEN :)

Kendime ne desem, ne söylesem, ne kadar kızsam az kalır... Hep uzun aralar vermeyi seviyorum sanırım ama bu sefer çok fazla ara verdim diye düşünüyorum.. :) Her üç ayda bir yazı yazacaksam neden bu işe girdim acaba diye sordum bugün kendime.. Etrafımda herkes blog açıyor, bir heyecan, bir kıpırtı, bir uğraş.. Peki ya ben? Aylar önce açmışım güya, kenara koymuşum, ne heyecanım duruyor yerinde ne de isteğim.. Silkeledim kendimi, iyice bi sarstım ve 'devam Didem' dedim kendi kendime... Evet, biliyorum çok yoğun bir şekilde devam etmeyeceğim ama hiç yoktan iyidir değil mi ? ;)


Aradaki boşluğu kapatmak için de değişik bir yazı hazırlamaya karar verdim.. Bu üç ay içerisinde Instagram'a koyduğum fotoğraflardan bir kaç tanesini sizlere sunayım dedim.  Umarım azıcık da olsa arayı kapatmam için yardımcı olur.. :) 








Aslında bu tek tek çok da anlamlı durmayan her fotoğrafın, kendisine göre bir hikayesi var bende. Hepsi ayrı bir duyguyu yansıtıyor aslında... Hüzünlü, komik, iyi, kötü, gözyaşı ya da kahkaha içeren... Çünkü hepsi benim yaşantıma ait birer kare...